Cherokee kabilesinin yaşlılarından biri gençlerle hayat, aşk ve evlilik üzerine sohbet ederken şunları söylüyor:
‘’İçimizde iki kurt var ve bunların arasında da korkunç bir savaş’. Kurtlardan biri; korkuyu, öfkeyi, kıskançlığı, pişmanlığı, açgözlülüğü, kibiri, kendine acımayı, küskünlüğü, aşağılık duygusunu, yalanları, üstünlük taslamayı ve bencilliği temsil ediyor. Diğeri ise; zevki, huzuru, sevgiyi, umudu, paylaşmayı, cömertliği, dinginliği, alçak gönüllülüğü, nezaketi, yardımseverliliği, dostluğu, anlayışı, merhameti ve inancı temsil ediyor.”
Gençlerden biri, “Hangi kurt kazanacak?” diye soruyor ve yaşlı adam kısaca cevap veriyor:
“Beslediğiniz”
Evet; Siz, içinizdeki kurtlardan hangisini beslemeyi tercih ediyorsunuz?
Hayatta karşılaştığımız durum ve olaylar karşısındaki davranışlarımızla ilgili seçim yapma hakkına sahipken aynı zamanda da -zihnin işleyiş yapısına göre- negatif düşünceyi beslemeyi tercih ederiz. Bunun sebebi de, yaşamda karşılaştığımız olaylar ve durumlar karşısında nasıl davranacağımıza motivasyon kaynakları ile karar vermemizdir.
Yaşamda bizi güdüleyen (eyleme iten ve eylemi yönlendiren içsel uyarım etkisiyle harekete hazır hale geçerek davranışta bulunma süreci ) iki temel duygu (motivasyon kaynağı) vardır. Acıdan kaçınmak yada hazza yaklaşmaktır. Zihnimiz içgüdüsel olarak, önce korumaya sonra da mutlu etmeye programlanmıştır. Bilinçaltının çalışma şekline göre, hayatta kalmak için tercih ettiğimiz düşünceler çoğunlukla negatiftirler.
Bu nedenle olaylar karşısındaki davranışlarımızın nasıl olacağına karar vermeden önce kendinizi korumak için, o anda yaşanabilecek bütün olumsuz olasılıkları düşünmeye başlarız.
Ya işten atılırsam?
Ya sevgilim beni terk ederse?
Ya başarısız olursam?
Ya beni sevmezlerse?
Ya haksızlığa uğrarsam?
Ya yapamazsam?
Ya konuşamazsam?
Ya komik duruma düşersem?
Bu düşünceler kötü olasılıklara karşı bizi içsel olarak korumak, gerektiğinde savunma geliştirmek ve otomatik davranış modeli geliştirmek için yapılan ön hazırlıklardır. Bu durum, bizi koruyan uygun bir düşünce olmakla beraber, önyargılı yaklaşımlara ve yanlış anlaşılmaların neden olan iletişimlere de taşıyabilir.
Olumsuz düşünce tarzımız alışkanlık haline geldiğinden, olumlu düşünmeyi hayatımıza katmak her zaman mümkün olmakla birlikte, yeni davranış ve düşünce yapımızı kolaylıkla değiştiremeyiz.
Oysa ki ; Olumlu düşünceyi benimsemek ile olumsuz düşüncede kalmak aynıdır. Çünkü aynı anda iki düşüncede kalabilmek mümkün değildir. Ya olumluyu seçersiniz ya da olumsuz düşünceyi…
Seçim sizin.!
Eğer olumlu düşüncede kalmayı seçiyorsanız ve bunu da hayatınıza katmak istiyorsanız olumlu düşünce yapımızı da sürekli geliştirmemiz gerekir. Sağlıklı bir yaşam için sürekli spor yapmak gibi…
Sürekli sağ kolunu kullanan bir kişi düşünelim. Sol kol doğal olarak körelecektir. Sağ kol gibi iş yapamayacak ve her ihtiyaç anında otomatik olarak sağ kol kullanılacaktır.
Zihnimiz de bu şekilde çalışır. Karar verirken kullandığımız düşünce tarzı negatif olduğuna göre, burada bilinçli bir seçim yapıp sol kolumuzu yani olumlu düşünce tarzını harekete geçirmemiz gerekir.
Vücudumuzdaki herhangi bir kasın gelişimi için belirli süre ve tekrarlarla çalıştırma zorunluluğumuzun olduğu gibi, zihnimizdeki de olumlu düşünce tarzı da 21 günlük tekrarlar sonucunda oluşacaktır. Bu süreler sonunda seçim, alışkanlık haline gelecek ve olumlu düşünmeyi, olumlu bakmayı, olumlu niyetlerle davranmayı başararak, yeni yaşam tarzınızı oluşturabileceksiniz.